İslam’ın Güncellenmesine Değil, Ehl-i Beyt'in Bakış Açısına İhtiyacımız Var

İslam’ın Güncellenmesine Değil, Ehl-i Beyt'in Bakış Açısına İhtiyacımız Var

Son günlerde bazı sözde din adamlarının kadınlarımız hakkında yaptıkları açıklamalardan sonra İslam’ın güncellenmesi gündeme getirildi. Bu adeta, bir takım oyunu görüntüsü veriyor.

Neden mi diyeceksiniz?

Bir kere bu açıklamalar karşısında iyi niyet arama yanlış olur. Neden mi diyeceksiniz. Yapılan açıklamaları doğrudan dinin günümüz koşulları ile uyuşmadığını kabul ediyorsunuz da ondan.

Söyleyenin bir proje peşinde olduğunu araştırmadan balıklama konunun içine atlıyorsunuz da ondan.

Peki, işin doğrusu nedir?

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bu konuda “İslam’da Kadın Hakları” adlı eserinde bakınız ne diyor:

Tarihte ve batı kültüründe kadının bir günah kaynağı, bir reklam vasıtası veya kendisinden istifade edilen bir meta olmasına ve de zor işlere koşulmasının bir hak ve nikâhın kadın için bir esaret olduğu algılamasına karşılık; İslam medeniyetinde kadın her türlü hakkı garanti altına alınmış, onore edilmiş, kendisine hürmet duyulan bir ana ve bir nevi evinin kraliçesi olmuştur.

İslam medeniyetinde kadın, hayatı, canı, malı, namusu teminat altına alınarak korunmuş ve Allah’ın bir emaneti” olarak vasfedilmiştir. Bu vasfıyla kadın toplumun temeli, kâmil ve vasıflı insan yetiştiren muallimesi, eli öpülecek ve “ayağının altında cennet” olan yüce bir varlıktır.

“Siz İslam’ı 14 – 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok.” ifadesi de öylesine söylenmiş bir söz değildir.

Bu sözler o kadar tehlikeli sözlerdir. Bu sözlerde en masum ifade ile tarihsellik mantığı vardır.

Bu söz Fethullah Gülen’in de fikren ve fiilen beslendiği müsteşrik sözleridir. Biraz daha kurcalarsanız bunun arkasında Vatikan’ın da olduğunu göreceksiniz. Bu akımın adı “Dinlerarası Diyalog” akımıdır. Bu ifadenin özünde müsteşriklerin tarihsellik mantığı yatmaktadır. Bu konuda da Sn. Haydar Baş hocamızın “Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler” kitabında gerekli açıklamalar bulunmaktadır. Tarihsellik, batılı muharref inanışların batıl görüşlerini izah için kullanılmıştır. Oysa İslam evrenseldir. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Hatemul Enbiya’dır, Rahmetel-lil Alemin'dir.

İslam dünyasının içine sızan ajanlar yüzyıllardır kafa karıştırıyor ve ümmeti birbirine kırdırıyor. Biz hiziplerden birisi değil, İslam’ın kendisi olmak durumundayız. Yıllar içerisinde Ehl-i Beyt’e karşı linç operasyonu tertiplendi. Yüzlerce yıldan beri devam eden bu nifaka ve ümmetin birbirini kırmasına karşı Haydar Baş hocamız karşı çıktı, bilimsel olarak doğru tarihi tespitlerde bulundu.

Sn. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, Tevhidin Merkezinin Ehl-i Beyt olduğunu ifade etmektedir. Hocamızın kaleme aldığı 12 Ehl-i Beyt imamının hayatı çok önemlidir. Bu eserler okunduğu zaman, Ehl-i Beytin yaşadığı İslam daha iyi anlaşılacaktır. Şii, alevi ve sünnilerin birbirinden farkının olmadığı görülecektir. Farklılıklar aramızdaki iletişim eksikliğinden kaynaklanmaktır. Burada yenilenmesi gereken ayrılıkçı bakış açılarının devreden çıkartılmasıdır. Yapılması gereken Ehl-i Beyt’in bakış açısı ile bakabilmektir.

 

Not: Okuyucularımız için Recep ve Şaban aylarının Mübarek olmasını ve Rabbimin bizleri Ramazan ayına ulaştırmasını niyaz ediyorum.