İran’daki eylemlerin Türkiye ile ilgisi

İran’daki eylemlerin Türkiye ile ilgisi

 Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) yeni savunma konseptini oluşturmada yol gösterici olan, ABD Silahlı Kuvvetler Akademisi Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan, 2017-2027 yılları arası raporunda, Türkiye'de iç çatışma yaşanacağı ve ABD'nin askeri olarak Türkiye'ye müdahale edeceği ifade ediliyor. ABD'nin önümüzdeki 10 yılda kendi menfaatleri açısından oluşabilecek riskler ve bunlara yönelik müdahale yöntemlerine ilişkin metotların incelendiği kapsamlı bu rapor, Pentagon ve ABD ordusundaki kilit kurumlarla istişare edilerek bir yılda hazırlanıyor. ABD, bu raporda Türkiye, Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’yi sorunlu devletler olarak görmüş ve hedef tahtasına oturtmuştur.

Geçtiğimiz hafta İran'ı işgalin provası yapıldı. ABD ve İsrail, İran halkını kışkırtmak için ellerinden geleni yaptı. Ancak muvaffak olamadılar. ABD bölgede kaos istemektedir. İsrail Arz-ı Mevud ile topraklarımızda gözü var; ABD'nin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile topraklarımızda gözü var. Hayallerle yollar aşılmaz. İdeallerinizi bilimsel temele oturtmak zorundasınız.

ABD ile stratejik ortak demekle, stratejik ortak olunmaz. İsrail ile ticaret yaparak, ekonomik ve diğer sahalarda işbirliği yaparak dost olunmaz. ABD niyet ve eylemlerinden vazgeçmeyecektir.

Günümüz koşullarında adı konmamış bir dünya savaşı yaşanmaktadır. ABD elindeki bütün kozlarını oynamaktadır. Adeta kıyamet savaşının provaları yapılmaktadır. İran'daki halkın masum talepleri gibi ortaya konan ama ardında dış güçlerin olduğu bu kalkışma sonucunda, ABD'nin talebi üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), İran ve Orta Doğu gündemiyle toplandı. İran'daki protestolar üzerine İran'a müdahale yapılması oylandı.

BOP kapsamında fiili ve askeri olarak işgal edilmeyen 2 ülke kaldı; İran ve Türkiye. Bugüne kadar buna muvaffak olamayan ABD'nin bu iki ülkeyi birbiri ile savaştırmak projesi vardır. Bunu da mezhep kavgası ile yapmayı planlamaktadır. Bunu ilk gören ve mezhep kavgasını engelleyen sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamız olmuştur. Ayağında demir çarık Anadolu’yu adım adım dolaşmıştır, her platformda bunun mücadelesini vermiştir. Kaleme aldığı kütüphane çapındaki Ehl-i Beyt eserleri ile bunu başarmıştır. İslam ümmetinin Ehl-i Beyt paydasında buluşmasının esas olduğunu ortaya koymuştur.

İran'daki gelişmelere emperyalist devletlerin gözü ile mezhepçilik gözüyle bakılmamalıdır.

Sn. Haydar Baş hocamızın tespitleri ile Türkiye'nin güvenliği Şamdan, Halep’ten başlar. Türkiye'nin güvenliği Tahran'dan başlar. Bakın, İran nasıl bir dış politika izliyor.

  1. İleri karakollarda mücadele vererek, kendi güvenliğini sağlamaktadır.
  2. İran, Suriye’nin işgalini engelleyerek ve PYD ile mücadele ile Türkiye'nin güvenlik politikalarına destek vermektedir.

İlginçtir, Türk hükümeti Birleşmiş Milletler nezdindeki legal Esad'lı Suriye devleti yanında değil de, işgalci ABD'nin yanında saf tutmuştur. Dış politikada tutarlı bir çizgi ortaya konamamıştır.

Bu koşullarda yapılması gerekenler açık ve nettir. Komşularımızla iyi ilişkiler geliştirilmelidir. 2. Dünya savaşı öncesinde Mustafa Kemal Atatürk'ün “Yurtta sulh cihanda sulh” politikaları ile sıkıntılı günler atlatılmıştır. Atatürk, Sadabat ve Balkan paktları ile komşu devletlerle iyi ilişkiler kurarken, içerde de ayrılıklara son vermiş birlik ve beraberliği sağlamıştır.

Olması gereken ABD'ye veya Rusya'ya yaslanmak değildir. Öncelikle devlet ve millet olarak ayaklarımız üzerinde durabilmemiz gerekmektedir. Evet, ülkemizin birçok zenginlikleri var. Bunların katma değer üretmesi bir stratejik ve taktik uygulamalar ile mümkün olacaktır.

Bunun da yolu Hoca Atatürk, Haydar Baş hocamız ile birlikte olmaktır.

 

*07.01.2018, Atatürk Vatandır_İzmir Sempozyum, konuşması