DAĞ FARE DOĞURDU

Kemal Derviş'in ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına getirilmesinden bu yana, konsantre olduğumuz ekonomik paket, ertelene ertelene bu tarihe kadar gelindi.
Büyük bir merakla basın toplantısını takip ettim.
Hemen şunu ifade edeyim ki, paket “temenni ve vaatlerle dolu bir program”dan ibaret.
Sayın bakan konuşmasında Türkiye coğrafyasının dünyanın en önemli yerinde bulunduğunun; Türk insanının dinamik ve çalışkan olduğunun altını çizmiştir. Ancak, sanki bir muhalif partinin gölge bakanı gibi konuşarak temenni ve durum tespitinden öteye geçememiştir.
Basın toplantısının yapıldığı, yüz binlerce esnafın, çalışanın sokaklara indiği sırada Derviş “memur az maaş almaktadır, ama şimdi bunu düzeltmemiz mümkün değildir” sözüyle adeta onlara da cevap veriyordu.
Piyasaların ısrarla beklediği bir açıklama vardı, o da ihtiyaç duyulan sıcak para nereden bulunacaktı? Derviş basın toplantısında bu noktayı üstün körü geçti ise de, sorular ile bu karanlık nokta da aydınlatıldı. Konuşmasının başında “Türk Telekomun %49nun satılacağını” söyleyen Derviş, “bu şekilde telekomu satamazsınız” sorusuna karşılık “biz gerekirse %99 unu da satabiliriz, ancak %49 dan daha büyük paketler halinde değil” derken işin aslı daha iyi anlaşılmış oldu.
Derviş, “dış destek bu programın bir parçasıdır” cümlesiyle programın dışa bağımlı ve dış yönlendirmelere açık olduğunun da altını çizmiş oldu.
Programın istikrar getirmekten uzak oluşunun savunmasını da “bu program istikrardan ziyade yeniden yapılanma çalışmasıdır” açıklaması ile milletin beklentisini de boşa çıkartmıştır.
Açıklamadaki şu tezadın da altını çizmekte fayda var. İhracat sektörüyle para geleceğini ifade eden sayın Derviş, esnafın kepenk kapattığı, iç sermayenin bile dışarıya kaçtığı, sanayicinin üretimi durdurduğu, çalışanların işlerinden çıkartıldığı, kur politikalarındaki yanlışlardan dolayı artan döviz fiyatları sonucu üretimin neredeyse cezalandırıldığı piyasalarda üretilen hangi ürünün satılmasından bahsedilmektedir.
Sonuç olarak dağ fare doğurmuştur
Sanayicimizin, esnafımızın, üreticimizin, insanımızın beklemeye tahammülü kalmamıştır, pansuman tedbirlerle tablonun aciliyeti arttırılmaktadır.
Bu açıklamalar ve hükümetin tavrı ile verilmek istenen mesaj ve gelinmek istenen nokta acaba nedir?